14 Ağustos 2013 Çarşamba

Stabil Paradigmada Değişim : Öcalan'ın Gücü ! (2)

Öcalan İçin Seferberlik (1.Kısım)




Terör örgütü PKK'nın elebaşısı Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için 6 Eylül 2012 tarihinden itibaren Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenen basın açıklaması ile startı verilen , dünyanın çeşitli yerlerinde imza kampanyaları başlatıldı ve bunlarla beraber sık sık konferanslar ve toplantılar yapılıyor. Ülke olarak bütünlüğümüze ve geleceğimize , uluslararası dayatmalar ile dışarıdan artık ciddi anlamda müdahaleler gerçekleştiriliyor.

  Bolivya'nın mevcut iktidarı olan Sosyalizme Doğru Hareket Partisi (MAS) gençlik kolları toplantısında , bebek katili Öcalan için yapılacak özgürlük kampanyasının ülke çapında yürütülmesine karar verildi. Bu toplantıda konuşan MAS gençlik kolları koordinatörü Juan Carlos Olguin da Öcalan'ı , PYD'ye bağlı YPG'li teröristleri ve tüm teröristleri selamladı. Öcalan'ın konfederal bir düşünceye sahip olduğunu ve bunun Bolivya'da da var olduğunu belirtti. Kararın açıklanmasından sonra kampanyaya ilk olarak MAS'ın kalesi olan Potosi şehrindeki Copacabana Lisesi öğrencileri destek verdi. Öğrenciler imza kampanyasında, öğretmenlere ve velilere de imzalatarak Öcalan için 300 imza topladı.

  Filipinler'de 220 örgütten oluşan Cordillera Halkların Birliği-CPA, bebek katili Öcalan'ın özgürlüğü için uluslar arası alanda yürütülen imza kampanyasına destek vereceklerini açıkladı. CPA başkanı Windel Bolinget, Kürdistan'ın kendi kaderini tayin etmesi gerektiğini, Öcalan'ın derhal ve koşulsuz serbest bırakılması gerektiğini belirtti.

  Ermenistan'da birçok grup imza kampanyasına destek verdi. İlk olarak Erivan'da halk toplantısı yapıldı ve imzalar atıldı. Toplantıda Kürdistan komitesi üyesi Davut Karasu, tüm içtenlikleri ile kampanyaya destek verdiklerini belirtti. Ermenistan'ın Kürt Cemaati de kampanyaya destek vererek Erivan'da stand kurarak imza topladı. Erivan'a bağlı olan Aboviyan'da kampanyanın resmi olarak yürütülmesine karar verildi , çok sayıda imza atıldı. Aqbaran kentinde de 6 kişi tarafından yürütülen kampanyada binlerce imza toplandı.


  Rusya'da bebek katili Öcalan'ın özgürlüğü için uluslararası alana taşınan imza kampanyasına destek çalışanları 1 yıldır devam ediyor. Saratov'da (eyalet) ve Moskova'nın (başkent) farklı büyük meydanlarında , Rusya'ya bağlı Adıgey Cumhuriyeti'nde , çevresinde Öcalan posterleri asılı birçok stand kuruldu ve imzalar atıldı.
  Standların dışında bireysel olarak imza toplayan kişiler de oldu. Nijniy Novgorod'ta ( Rusya'da 4. büyük kent) yaşayan Ermenistan doğumlu Qero Ûsoyan ve Tambov'da (eyalet) yaşayan Rus Galine Fiyodernova binlerce imza topladı.
  İmza kampanyaları dışında, Öcalan'ın özgürlüğü için toplantılar ve konferanslar da yapılıyor. Moskova'da, çok sayıda aydın, tarihçi ve akademisyenin katıldığı, Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) öncülüğündeki toplantı yapıldı. Toplantıda Öcalan'ın özgür kalması yönünde yapılan açıklamadan sonra yapılan imza kampanyasına destek verilerek tüm katılımcılar imzalarını attılar. Ayrıca, Moskova'da açılan bir stand sonrası Moskova Kürt Evi'nde Öcalan'ın özgürlüğü ve bağımsız Kürdistan için toplantı yapıldı. Toplantıda konuşmacı olan KNK Rusya Temsilcisi Camal Deniz,  Öcalan ve Kürdistan'ın özgürlüğü için herkesi örgütlenerek mücadeleye çağırdı.
  Moskova'da düzenlenen "3. Uluslararası Kürt Konferansı" bu faaliyetler ayrı bir öneme sahip . Yapılan bu konferansa PKK'nın Suriye kolu olan PYD'nin lideri Salih Müslim , BDP Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu , Rusya Federasyonundan parlamenterler ve örgüt temsilcinin katıldı.
Konferansın açılış konuşmasında Prof. Oleg Peresipkin, özgür Kürdistan için diplomat kadroların yetiştirilmesine yardımcı olabileceklerini anlattı. Konuşmacılardan Adil Rusya Partisi milletvekili Aleksey Mitrofanov, PYD'nin Suriye'de özerkliği yavaş yavaş inşa edildiğinden bahsetti. PYD lideri Salih Müslim, Rojavalı birçok insanın Rusya'da okuyup , burada ev bark sahibi olduğunu , para kazandığını aktararak bu kişilerin Rusya ve Rojava arasında birer köprü oluşturduğunu söyledi. Batılı güçlerden şikayet eden Müslim Rusya'dan destek istedi. Konferansta Rusya yönetimine Suriye Kürtlerinin özerklik statüsünün tanınması için öneride bulunuldu ve BM çatısı altında Kürt sorununa dönük uluslararası bir konferans yapılması kararları alındı.

  İmza konusunda çeşitli haberler yapıldı. Bir çok haber sitesi , imzaların sayısının şok edici azlıkta olduğu ve meselenin ilgi görmediği hakkında haber yaptı. Mesele imza adedi değil. Burada asıl mesele , bir cinayet şebekesi olan ve binlerce insanımızın katili , PKK'nın kurucusu Abdullah Öcalan'a uluslararası alanda desteğin artmasıdır. Bu toplantılara katılan çok sayıda siyasetçi , akademisyen , yazar , aydın ve isimleri karanlıklarda gizlenen o malum eller zaten Türkiye'nin milli bütünlüğüne düşman kesimdi. Peki, dünya genelinde böyle bir çalışma acaba Türkiye düşmanı kaç yabancı siyasi aktörü cezbetti ? Faiz lobileri bu kesimler için çalışmaz mı ? Ya da kimlerin çalıştığı acaba açıklanamaz mı ? Dış politikada demek sadece "komşularla sıfır sorun" mu demek ? Aslında ilk başta sormak gerekirdi ; bunlar biliniyor mu ?

6 Ağustos 2013 Salı

Stabil Paradigmada Değişim : Öcalan'ın Gücü ! (1)



Açlık Grevleri ve İlk Güç


  On binlerce kişinin katili ve müsebbibi "bebek katili Apo" iken ; birden , etnik barış simgesi , arabulucu ve iyilik meleği haline dönüştürülen Abdullah Öcalan'ın son 1 sene içerisinde elinin nasıl güçlendirildiğinden bahsedelim.

  12 Eylül 2012 tarihinde KCK tutukluları kaldıkları hapishanelerde "anadilde savunma hakkı" ve "Öcalan'a özgürlük" için açlık grevine başladılar. İmralı-BDP-AKP hattında yoğun görüşme trafiği kirli meyvesini verdi. Abdullah Öcalan konuyla ilgili "Bu eylem yerini bulmuş ve amacına ulaşmıştır." dedi. Abdullah Öcalan'ın "eylemi bitirin" çağrısı üzerine açlık grevleri sona erdi.
  Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da yaptığı açıklamalar ile durumu Abdullah Öcalan ile devlet görevlileri vasıtası ile görüştüklerini üstü kapalı belirttiler. Başbakan Erdoğan açlık grevlerinin ilk zamanlarında "Bunlar blöf , şantaj. Bunlara asla boyun eğmeyeceğiz." dese de , anadilde savunma önce tasarı olarak hazırlandı daha sonra da AKP ve BDP'nin oyları ile meclisten geçti.
  Esas nokta açıklamalar ise Erzurum'da grev sözcüsü olarak konuşan Deniz Kaya ve DTK Eş Genelbaşkanı Aysel Tuğluk'tan geldi.  Deniz Kaya "Kürt sorununun demokratik çözümü için kendi bedenlerimizi ortaya koyduk." derken Aysel Tuğluk da "İmralı ve Kandil olmadan hiçbir çözümün olmayacağı ortadadır." açıklamasını yaptı.
  Böylece Abdullah Öcalan yaklaşık 2 ay süren açlık grevleri boyunca KCK yönetimi ve PKK üzerinde , bunların destekçisi BDP ve seçmeni üzerinde adını ve gücünü arttırdı.

 
Sızıntı Tutanak

  AKP ve BDP oyları ile çıkartılan anadilde savunma yasasının Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanmasından yaklaşık 3 hafta sonra , yani 23 Şubat 2013 tarihinde BDP milletvekillerinden Pervin Buldan , Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan İmralı'da terörist başı Abdullah Öcalan ile bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmenin zabıtları sızdırılarak 28.02.2012 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde Namık Durukan imzalı haberle yayınlandı.
  Sızıntı tutanaklarda Türkiye'nin geleceğini çok yakından ilgilendiren kirli konular var. Bu tutanaklarda yer alan ifadelerde Öcalan , süreç içerisinde tek taraflı çekilme olmayacağını ; yani , PKK'lılar gibi askerlerimizin de geri çekilmesi ile sürecin sağlıklı yürüyeceğini söylüyor. Ayrıca Öcalan , çekildikten sonra sınırdışında PKK'yı daha da büyüteceklerini söylüyor ve aksini inkar edene inanmadığını belirtiyor.
  Kuvvetle muhtemel Öcalan , bu inancıyla paralel olarak "Kürtler kendi kendilerini yönetecektir. Şu anda yasa dayatılırsa büyük alerji yaratır. İlerde olabilir." diyor. Bugün de bunun aşamalarını görüyoruz. Türkiye içinde , Kuzey Irak'ta ve Avrupa'da yapılan kongrelerde bunlar açıkça dile getiriliyor.
  Bu tutanaklarda sızanların en dikkat çekeni ise , belki de bu sürecin başlatılmasının ana nedeni olan ve gündeme geldiği andan itibaren büyük tartışmalara yol açan "başkanlık sistemi" ! Başbakan Erdoğan'ın başkanlık sistemini çok istediği aşikar. Bazı bakanların ve bazı milletvekillerinin de başkanlık sistemine geçilmesi yönünde yaptığı açıklamalar var. En son meclis başkanı Cemil Çiçek de bu konuya değinerek süreci sekteye uğratacak bir yasa olmadığını ve başkanlık sisteminin diğer parti liderleri ile de görüşülmesi gerektiğini söyledi. Öcalan sızdırılan tutanaklarda başkanlık sistemi konusu için "Biz Tayyip (Erdoğan) Bey'in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına gidebiliriz." diyor.
  Bu sızıntı Oslo görüşmelerine benzer bir rezalet yaşattı ve içerik olarak tarafların "asıl amaçları" konusunda nasıl istişare ettiklerini , aşamalardaki danışıklı dövüşleri ile öğrenmiş olduk.