12 Haziran 2012 Salı

Kıbrıs Sorunu'nun Kilit Taşı : '' Yunan Heyulası '' !

Kıbrıs'ın ilk yerli halkı : Melezler  

  Osmanlı Devleti tarafından fethedilmeden önce Kıbrıs'ta yaşayan halk ''melezdi''. Çünkü Kıbrıs bilinen tarihi boyunca çok sayıda milletin yaşadığı yer olmuştur.

  Roma İmparatorluğu döneminde Hıristiyanlığı kabul eden Kıbrıs halkı , Bizans İmparatorluğu döneminde de Yunanca'yı resmi dil , Ortodoks Hıristiyanlığını da resmi din olarak kabul etti.  Zaten melez bir halk olan Kıbrıs'ın bu etkileşimler sonucunda iyice asimile olarak zamanla kendilerini Yunanlı gibi görmelerine sebep oldu.


Osmanlı Devleti'nin Kıbrıs'ı fethi ve tarihsel süreç

  Osmanlı Devleti Kıbrıs'ı yaklaşık 1 yıl süren çetin bir savaş sonrası 1571 yılında aldı. Kıbrıs 1878 yılına kadar ( fiilen 307 , hukuken 353 yıl ) Osmanlı egemenliğinde kaldı.  Kıbrıs'ın fethinden sonra , padişah II. Selim'in emri ile ''Sürgün Hükmü'' çıkartıldı ve Anadolu'daki sanatkar Türk halkının bir bölümü  ve 20.000 asker Kıbrıs'a gönderildi.  Anadolu'dan gelen Türkler kısa zamanda adayı canlandırdı. Osmanlı Devleti  cami , han , su kemeri  , çeşme yaptırarak adanın imarını zenginleştirdi.
  İngilizler Osmanlı-Rus savaşında Osmanlı'ya destek olmuş ( milli menfaati için ) ve Osmanlı 1878 yılında İngiltere ile yaptığı anlaşma gereği Kıbrıs'ı kiralamıştı. Bu kira , Osmanlı Devleti'nin kaybettiği toprakları geri almasıyla son bulacak, İngilizler adadan gidecekti. 1917 yılında Rusya'daki Bolşevik İhtilali sonrası çarlık yıkıldı ve 1918'de Osmanlı Devleti-Rusya arasında imzalanan Brest-Litovsk Anlaşması ile Osmanlı'ya kaybettiği topraklar geri verildi. 





İngiliz hegemonyasındaki Kıbrıs Süreci



  Osmanlı Devleti'nin kaybettiği toprakları geri kazanması İngiltere ile olan kira anlaşmasının da bittiğini gösteriyordu ama İngiltere , Osmanlı Devleti'nin Almanya'nın yanında 1. Dünya Savaşı'na katıldığını bahane ederek Kıbrıs'ı ilhak etti ve yayınladıkları emir ile adada bulunan halkı 2 yıl içinde İngiliz vatandaşı olmaya zorladılar.
  İngiliz vatandaşı olmak istemeyen binlerce Türk Anadolu'ya göç etti. Lozan Barış Anlaşması ile adanın tamamen İngiltere'ye kalması , 1960'da İngiltere'nin adayı tamamen terk etmesi ile çok sayıda Türk göç etmek zorunda kaldı.
  İngilizlerin adadaki egemenliği kuşkusuz en çok Enosis ( adanın Yunanistan'a bağlanması ) yanlısı Rumlara yaramıştı. Türkler verdiği göçlerle sayıca Rumlardan daha azdı ve Rumlar İngilizlerin verdiği rahatlığı fırsat bilip Enosis mitingleri düzenliyor , Enosis için İngiltere'ye heyet gönderiyor, her fırsatta Türkleri kışkırtıyordu. 

Tarihsel sürecin sonucu : ''Sorunun Temeli''



  Kıbrıs Sorunu'nun temelinde tarihsel sürecin ve bu süreç içerisinde ortaya atılan fikirlerin iyi analiz edilmediğini, asırlardır süregelen bu olayların birbirleri ile olan ilişkilerini sağlam bir zemin üzerinde köprülendirilmediğini görüyoruz. 
  Ulu önder Atatürk'ün Kıbrıs Türklerinin geleceği için yaptığı faaliyetlerin , ada içerisindeki Türklerin EOKA tarafından katliamını durdurmak amacı ile kurulan TMT ( Türk Mukavemet Tugayı ) faaliyetleri ; TMT'nin kurucusu ve KKTC'nin ilk cumhurbaşkanı büyük Türk merhum Rauf Denktaş'ın Kıbrıs Türkleri için yaptığı fedakarlıkların , 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nın yani KKTC'de milli tarih bilincinin zamanla deforme edilmesiyle unutulmuş olması Kıbrıs Sorunu'nu daha da çıkmaza sokmuştur. 
  KKTC'nin GKRY ile birleşmesini, Yunanlıların Büyük Helen İmparatorluğu'nun yeniden kurulması ülküsü olan '' Megali İdea '' nın ayrılmaz parçası Enosis'in fiilen hayata geçirilmesinin ilk adımı olarak irat etmek mümkündür. Megali İdea bir heyuladan ibaret iken günümüzde gerçekleşen bu olaylar neticesinde hedefine sağlam  adımlarla ilerleyen sistemli bir düşünce birliği formuna girmiştir.
  Avrupa Birliği Komisyonu'nun alenen dayattığı '' iki toplumlu , iki bölgeli bir federasyon '' modelinde yeniden bileşilmesi ve tüm çabaların bu doğrultuda olması çağrısı , esas gerçekleştirilmek istenen şeyin sinyalidir. Tamamen asimile olmuş , kendisini Yunan kabul eden bir halk halinde olan GKRY'nin KKTC ile birleşmesi adadaki Türk halkının geleceğine ciddi anlamda zarar verecektir. Kıbrıs Barış Harekatı sonrası Rum kesimin ve Yunanistan'ın konuyu uluslararası alanda yanlış aksettirmesini , bunun sonucunda da Annan Planı ve AB müzakere sürecinde Rum yönetiminin isteklerine uygun bir ada yönetimi şeklini buna en iyi kanıt olarak gösterebiliriz.
  Hülasaten ;
  Nevi şahsına münhasır bir millet olan Yunanlıların gayesi açıktır ; bu gayenin adı ''Enosis''tir. Ve Kıbrıs Sorunu'nun temelinde de Megali İdea ülküsünün vazgeçilmezi Enosis arzusu yatmaktadır !




Uygulamaya konulması gerekenler ve sonuç
  Her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti , AB sürecinde KKTC'nin sonsuza kadar ''milli davamız'' olduğunu ne pahasına olursa olsun savunmalıdır ; milli davanın gerektirdiği ''milli hassasiyeti'' süreç boyunca göstermeli, dik durmalıdır , çözümün parçası olmalıdır.
  KKTC'nin adının uluslararası alanda ''CTR'' ( Cyprus Turkish Republic )  ; ''Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'' veya ''Kıbrıs Türk Devleti'' olarak değiştirilmesinin Kıbrıs Sorunu'nun çözümünde pozitif bir katkı sağlayacağını beklemek ütopist bir yaklaşımdır. Bu değişim , sorunu çözüme götürmeyen başka bir aşamaya taşır sadece.
  Kıbrıs'ın uluslararası alanda ciddi manada jeopolitik ve jeostratejik önemi olduğu aşikardır. Lakin bizim için Kıbrıs'ı önemli yapan şey, aynı dili konuşup aynı kültürü yaşıyor  ve ortak bir tarihimizin olmasındandır yani soydaşlığımızdır. Atılacak olan adımlar bu yönde ve sağlam olmalıdır.  Kıbrıs Türkü , KKTC yönetimi  ve Türkiye geçmişte yaşadığı Rum mezalimlerini , sürgünleri , çektiği sıkıntıları ; Kıbrıs'ı yıllardır ''milli dava'' olarak gören , bunun için çalışanların verdiği mücadeleleri, emekleri, şehitleri  unutmamalıdır.

  Muhayyilesi zengin yöneticilerin attıkları nutukları haklı olarak eleştiren kalemlerin kendi attıkları nutuklarla çözüme katkı sağlayamaması sorunun temeline ''milli bilinç'' hassasiyeti ile yaklaşılmadığının göstergesidir.
   Kıbrıs Sorunu'nda kalıcı çözüm için merhum Rauf Denktaş'ın Kıbrıs'a katkıları , Kıbrıs için yaptığı fedakarlıklar  özellikle Türk devlet adamlarına Amerikan , Avrupalı devlet adamları ve Rum liderine söylemelerini  istediği mesaj bütünüyle gözden geçirilmeli.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder