2 Mart 2014 Pazar

Boynuz Kulağı Geçmiş


99 Apo Operasyonu
  Olayın öncesi malum; Öcalan ülke ülke kaçıyor, MİT ise bazı kısımlarda takibi kaçırsa da (Kenya'ya gidişi bilinmiyordu) Öcalan'ın gittiği yerleri takip ediyor ve Öcalan'ı izliyordu. 4 Şubat 1999'da CIA'in Ankara istasyon şefi, dönemin MİT müsteşarı Şenkal Atasagun'u ziyaret ediyor. Bu ziyarette CIA Öcalan'ı "koşullu" olarak Türkiye'ye vereceğini; bu koşulun ise Öcalan'ın Türkiye'ye sağ salim getirilmesi, mahkemede adil olarak yargılanması ve öldürülmemesi olduğunu söylüyordu.
  Bu olay üzerine Ankara'da, devletin zirvesinde müthiş bir gizli trafik yaşanıyordu. Şenkal Atasagun durumu dönemin başbakanı Bülent Ecevit'e aktarıyor, Ecevit de vakit kaybetmeden dönemin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e durumu anlatıyordu. O gece Çankaya Köşkü'nde CB, BB, GKB ve Atasagun arasında gizli bir toplantı yapıldı. Operasyon için bütün yetkiler Atasagun'a verildi. Atasagun CIA şefine "tamam" dedi ve "koşullu protokol" imzalandı. Sonrası ise Öcalan'ın yakalanması, Türkiye'ye geliş serüveni...
 


İtiraf Gibi Demeç
  Dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ile yardımcısı Mikdat Alpay Kasım 2000'de, başbakan Ecevit'in izni ile bazı gazetelerin temsilcilerine açıklamalarda bulundu. Öcalan'ın yakalanışından sonraki dönemin değerlendirildiği konuşmalarda Kürtçe TV'den Öcalan'ın durumuna kadar geniş bir söyleşi yapıldı. Açıklamaların en önemli kısmı ise şüphesiz Şenkal Atasagun'un 99 Apo operasyonu hakkındaki söyledikleriydi. Atasagun, "Öcalan'ı getiren de biziz, asılmaması için en büyük mücadeleyi veren de biziz." dedi. [1]
  Kürtçe TV ile devletin kendisini Güneydoğu'ya anlatmasını isteyen Atasagun, bu konunun gerekliliğini savunuyordu. Kürtçe TV ile terör propagandası yapan TV kanallarının önüne geçileceğini iddia ediyordu.
  Açıklamaların yarattığı şok sonrası başbakan Ecevit ise "Açıklamaları anlayışla karşılamak ve değerlendirmek gerekiyor. İdam cezası da kaldırılmalıdır." dedi. [2]  Ve çok enteresandır, Ecevit 2005 yılındaki röportajında Apo için ABD tarafından kendilerine hiçbir koşul sunulmadığını belirtip, "Bize niye Apo'yu veriler onu hala ben de bilmiyorum." dedi. [3] Oysa imzalanan protokolde herşey apaçık belliydi.





Sonuç Olarak 

+  99 Apo operasyonunda
MİT/ABD üst yönetimler (derin yapılar) arasında ciddi bir "çıkar ortaklığı" döndüğü ve Türkiye'nin yanıltıldı aşikar ! ABD bir taşla çok kuş vurdu. ABD, Apo'yu teslim ederek hem Türkiye'nin o dönemki Irak politikasını pasifleştirip işgale zemin hazırladı hem de pimini kendisinin çektiği bombayı, yani Apo'yu kucağımıza verdi.

+  Apo, İmralı'da olduğu süre zarfında Şenkal Atasagun, Emre Taner ve Hakan Fidan (halen görevde) MİT müsteşarlığı yaptılar.

+  Şenkal Atasagun ile "planlı başlattırılan" sözde reformlar, "Kürt meselesini Musa Anter'den öğrendim." diyen Emre Taner döneminde bir adım ileriye taşındı. Hakan Fidan dönemi ile beraber "sona" daha fazla yaklaşıldı. (Planlı başlattırılan dememin sebebi ise, sürecin nedense hep "hediye Öcalan" üzerinden yürümesi.)
+ Atasagun döneminden itibaren baktığımızda, terörle mücadele için öne sürülenler arasındaki ne TRT'nin Kürtçe kanalı işe yaradı ne de diğerleri. Güneydoğu'yu sahiplenemediğimiz gibi daha da ayrıştık. Günümüzde özerklik vurgusu önce Leyla Zana, sonra DTK vasıtası ile ve son olarak da BDP'nin 2014 yerel seçim çalışmalarında coşkuyla dile getirildi. Boy boy Öcalan afişleri asıldı. Öcalan'ın sızdırılan mektubunu unuttuk mu ? Bence unutmamakta yarar var.

+ Şenkal Atasagun, Emre Taner ve Hakan Fidan arasında ciddi bir paralellik söz konusu. Kabul etmek gerekir ki bu süre zarfında başa gelen hükümetler ciddi anlamda yanıltıldı. 
Bu süreçte değişen tek şey; MİT'te her dönem, boynuz kulağı biraz daha fazla geçiyor.

Ve, herkesin delirmek üzere olduğu günümüz ortamında Öcalan'ın İmralı'dan verdiği bu poz karşısında insan gerçekten hayret ediyor. Sanki çıkacağı gün yakınmış gibi... Alay eder gibi... Nerden nereye...

İyi pazarlar dilerim.



[1] 
http://arsiv.sabah.com.tr/2000/11/28/p02.html 

[2] http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/47194.asp 

[3] http://arsiv.sabah.com.tr/2005/04/13/gnd101.html 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder